Kanser cerrahisi ile İlgili önemli bilgiler

Kanser, hücrelerin kontrolsüz şekilde bölünüp çoğalmasıyla oluşan, çevre dokulara yayılabilen veya uzak organlara metastaz yapabilen bir hastalık grubudur.

Kanser cerrahisi, vücutta tümörlü dokuyu (kanserli hücreleri) çıkarmak amacıyla yapılan tedavi yöntemidir. Diğer adıyla onkolojik cerrahi olarak isimlendirilir. Tümörün tamamen çıkarılması: "Negatif cerrahi sınır" (temiz sınır) çok önemlidir. Kanserli dokunun geride kalması hastalığın tekrarlama riskini artırır. Halk arasında yaygın olan kansere bıçak vurulması kanseri yayar inanışı bu noktada doğrudur. Cerrahın bıçagını kanserli dokuya değil etrafındaki sağlam dokuya vurması gerekir ve kanserli dokuyu parçalamadan bir bütün olarak çıkarması gerekir. Eger bu mümkün degil ise ameliyat öncesi kemoterapi veya radyoterapi ile ameliyata uygun hale getirilerek ideal ameliyat şartları sağlandıktan sonra ameliyatın planlanması çok önemlidir. Bu onkolojik cerrahinin temelini oluşturur. Diğer önemli bir nokta kanser türlerinde, çevre lenf bezlerinin de çıkarılması gerekir. Hem tanı hem yayılımın kontrolü açısından önemlidir. Örnegin dogru bir onkolojik değerlendirme için meme kanseri ameliyatlarında en az 10 adet mide kanseri ameliyatlarında 16 adet kalın bagırsak kanseri ameliyatlarında 12 adet lenf bezi enaz çıkarılması gerekir aksi taktirde ameliyat sonrası patoloji sonucuyla yapılan evrelendirmeler yanlış olacak ve kemoterapi tedavisinde hataya neden olacaktır. Ameliyat sonrası erken komplikasyonlar (kanama, enfeksiyon) ve uzun dönem nüks açısından düzenli takip şarttır. Bu komplikasyonların yaşanmaması için hastaların ameliyat öncesi kapsamlı olarak değerlendirilip tespit edilen riskli durumlar ile gerekli önlemlerin alınması hayati öneme sahiptir.

Amaç: Tümörün tamamını temiz sınırlarla çıkarmak. AMELİYAT ÖNCESİ MULTİDİSİPLİNER DEGERLENDİRME İLE CERRAHİ İŞLEMLERİN BAŞARI ORANIN YÜKSELMESİ VE AMELİYAT SONRASI SORUNLARIN (KOMPLİKASYONLARIN) MİNİMUM SEVİYEYE İNDİRGENMESİ MÜMKÜN OLACAKTIR

Erken tanı : Daha yüksek yaşam şansı sağlar. Hatta birçok kanser türünde erken evrede yakalanırsa tamamen tedavi şansı elde edilebilinir. Erken tanı kadar tanı ile ameliyat arası geçen sürede önemlidir. Gereksiz tetkikler, uzun süren tetkik aşaması ( randevu-raporlandırma)veya değerlendirmeler zaman kaybına neden olabilmektedir. En ideali, tanı alan hastaların ameliyat öncesi degerlendirmeleri bir an önce yapılıp (ameliyata uygunluk, yandaş hastalıkların değerlendirilip ameliyat öncesi gerekli önlemlerin alınması ve ameliyat hazırlıkları ) ameliyatın gerçekleştirilmesi gerekir. Aksi taktirde bu süreler aşıldığında hastaların ameliyat şanslarını kaybettikleri gözlenmektedir.

Organ fonksiyonlarının korunması : Gereksiz organ kaybı önlenmeli. Örneğin, bağırsak kanserlerinde yeterli mesafe sağlanarak anastomoz yapılması. karaciğer kanseri ameliyatlarında % 25 sirotik karaciğerli kanser ameliyatlarında karaciğerin % 40 nın korunması hayati öneme sahiptir.

Minimal invaziv yaklaşım : Mümkünse laparoskopik ya da robotik cerrahi tercih edilmeli; iyileşme süresi kısalır, komplikasyon riski azalır. Ancak lokal ileri kanser ameliyatlarında ideal onkolojik prensiplerin sağlanması ve ameliyat güvenliği açısından açık ameliyatın daha güvenli olduğu durumlarda hastayı riske atmamak gerekir.


Pankreas kanseri

Pankreas hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasıyla gelişen, genellikle sinsi seyreden bir kanser türüdür. En sık Pankreatik adenokarsinom (özellikle pankreasın baş kısmında oluşur). Sarılık (gözlerde ve ciltte sararma) ,karın ve sırt ağrısı kilo kaybı ve iştahsızlık en sık şikayetler arasındadır.

Pankreas kanseri ; Alkol kullanımı, sigara kullanımı, Kronik pankreatit , ailede pankreas kanseri öyküsü, Obezite ve Tip 2 diyabet ile ilişkilidir

🔹 Tanı yöntemleri: BT (Tomografi), MR, Endoskopik ultrasonografi (EUS), biyopsi

CA 19-9 ve CEA tümör belirteci (tanıda yardımcı)

🔹 Tedavi:

Cerrahi: Erken evrede yakalanırsa tedavi şansı artar. ÖNCELİKLE ERKEN YAKALANAN HASTALARDA UYGUN CERRAHİ YÖNTEMLER İLE UZUN HASTALIKSIZ SAG KALIM SÜRESİNİN YAKALAMAK MÜMKÜNDÜR.

Kemoterapi, radyoterapi

İleri evrede: destekleyici/palyatif tedavi

Pankreas Hastalıkları

Pankreas, sindirim ve hormon üretiminde hayati rol oynayan önemli bir organdır. Hem enzim salgılayarak sindirime katkı sağlar hem de kan şekerini düzenleyen hormonları üretir. Bu nedenle pankreasa ait hastalıklar, genel sağlığı ciddi şekilde etkileyebilir.

Yaygın Pankreas Hastalıkları

1. Pankreatit:
Pankreasın iltihaplanmasıdır. Akut (ani başlayan) veya kronik (uzun süren) olabilir. En sık nedenleri arasında safra taşı ve alkol kullanımı bulunur. Karın ağrısı, bulantı ve ateş gibi belirtilerle seyreder.

2. Pankreas Kanseri:
Sinsi ilerleyen ve genellikle geç belirti veren ciddi bir hastalıktır. Kilo kaybı, sarılık ve iştah azalması gibi belirtiler görülebilir. Erken tanı tedavi şansını artırır.

3. Pankreas Kistleri ve Kistadenomlar:
Genellikle tesadüfen saptanır. Bazıları iyi huylu iken bazıları zamanla kansere dönüşebilir. Takip ya da cerrahi müdahale gerekebilir.

4. Diyabet:
Pankreasın yeterli insülin üretmemesi sonucu ortaya çıkar. Tip 1 ve Tip 2 olarak iki ana tipi vardır.

Ne Zaman Doktora Başvurmalısınız?

Karın ağrısı, sarılık, açıklanamayan kilo kaybı, sürekli hazımsızlık veya diyabet belirtileriniz varsa mutlaka bir uzmana başvurmalısınız. Erken teşhis, tedavi başarısını büyük ölçüde artırır.

Sonuç

Pankreas hastalıkları ciddi sonuçlara yol açabilir ancak düzenli takip ve zamanında müdahale ile kontrol altına alınabilir. Sağlıklı yaşam alışkanlıkları ve erken teşhis, pankreas sağlığını korumada en etkili yollardır.

Safra Yolu ve Safra Kesesi Hastalıkları

Safra kesesi, karaciğerin ürettiği safrayı depolayan ve sindirim sırasında ince bağırsağa salan küçük bir organdır. Safra yolları ise safranın karaciğerden ve safra kesesinden bağırsaklara taşındığı kanallardır. Bu sistemde meydana gelen hastalıklar, sindirimi etkileyen ciddi sorunlara yol açabilir.

Yaygın Hastalıklar

Safra Taşları (Kolelitiazis):
En sık görülen safra kesesi hastalığıdır. Safra içinde bulunan maddelerin kristalleşmesiyle oluşur. Genellikle belirti vermez, ancak taşlar kanalları tıkadığında şiddetli karın ağrısı, bulantı ve kusma görülebilir. Safra yollarını tıkayarak sarılıga neden olabilir. çok uzun dönemlerde safra kesesi kanser riski oluşumunda riskler arasındadır.

Akut Kolesistit:
Safra taşı nedeniyle safra kesesinin iltihaplanmasıdır. Acil tedavi gerektiren bu durumda ateş, titreme ve sağ üst karın ağrısı ön plandadır.

Koledok Taşı:
Safra taşlarının ana safra kanalına düşmesiyle oluşur. Sarılık, koyu renkli idrar ve açık renkli dışkı gibi belirtiler görülebilir. Endoskopik müdahale ile çıkarılması gerekebilir Başarısız olundugunda ameliyat gerekebilir. Anı zamanda akut pankreatiti tetikleye bilir ve agır seyreden pankreatitlerde ölümcül seyredebilir.

Safra Yolu Enfeksiyonları (Kolanjit):
Safra yollarının enfeksiyonudur. Ateş, sarılık ve karın ağrısıyla seyreder. Hızlı tedavi edilmediğinde hayati risk taşıyabilir.

Safra Kesesi Polipleri ve Tümörleri:
Polipler iyi huylu olmakla birlikte, bazıları kanserleşme ihtimali olabilir . Belirli bir boyutun üzerindeyse cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir.

Tanı ve Tedavi

Ultrasonografi, MRCP ve endoskopik yöntemler tanı koymada kullanılır. Tedavi, hastalığın türüne göre ilaç, endoskopik işlem veya cerrahi (laparoskopik kolesistektomi) olabilir.

Mide Hastalıkları

Mide, sindirim sisteminin temel organlarından biridir ve yiyeceklerin parçalanması, sindirilmesi ve emilimi için kritik bir rol üstlenir. Ancak çeşitli nedenlerle mide işlevlerinde bozulmalar yaşanabilir. Mide hastalıkları hem yaşam kalitesini düşürür hem de tedavi edilmezse ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Yaygın Mide Hastalıkları

1. Gastrit:
Mide iç yüzeyinin iltihaplanmasıdır. Stres, ilaçlar (özellikle ağrı kesiciler), alkol ve Helicobacter pylori enfeksiyonu gibi etkenler rol oynar. Bulantı, hazımsızlık, yanma ve ağrı gibi belirtilerle kendini gösterir.

2. Ülser:
Mide ya da onikiparmak bağırsağında (duodenum) oluşan açık yaralardır. Genellikle H. pylori enfeksiyonu veya uzun süreli NSAİİ (ağrı kesici) kullanımıyla ilişkilidir. Karın ağrısı, yanma hissi ve mide kanaması gibi ciddi sonuçlar doğurabilir.

3. Reflü (GÖRH):
Mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasıdır. En yaygın belirtileri göğüste yanma (heartburn), ağıza acı su gelmesi ve kronik öksürüktür. Yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaçlarla tedavi edilir.

4. Mide Kanseri:
Erken evrede belirti vermeyebilir. Kilo kaybı, iştahsızlık, erken doyma ve kanlı kusma gibi şikayetlerle ortaya çıkabilir. Erken tanı, tedavi başarısı açısından çok önemlidir.

5. Dispepsi (Hazımsızlık):
Herhangi bir yapısal neden olmadan ortaya çıkan, üst karın bölgesinde rahatsızlık, şişkinlik ve ağrı ile karakterizedir. Fonksiyonel bir sindirim sorunudur.

Tanı ve Tedavi

Endoskopi, kan testleri, nefes testleri ve görüntüleme yöntemleri mide hastalıklarının tanısında kullanılır. Tedavi ise hastalığın nedenine göre ilaç, diyet değişikliği ya da cerrahi olabilir.

Sonuç

Mide şikayetleri hafife alınmamalıdır. Uzun süren hazımsızlık, ağrı, iştah kaybı veya kanama gibi belirtiler varsa gecikmeden bir gastroenteroloji uzmanına başvurulmalıdır. Erken tanı, mide sağlığını korumanın en etkili yoludur.

Karaciğer Hastalıkları

Karaciğer, vücudun en büyük iç organı olup metabolizma, detoksifikasyon, sindirim ve bağışıklık gibi hayati işlevlerde rol oynar. Sağlıklı bir karaciğer, genel vücut sağlığı için vazgeçilmezdir. Ancak çeşitli faktörlere bağlı olarak karaciğerde fonksiyon bozuklukları ve hastalıklar gelişebilir.

Yaygın Karaciğer Hastalıkları

1. Hepatit (A, B, C, D, E):
Viral enfeksiyonlara bağlı olarak gelişir. Halsizlik, sarılık, iştahsızlık ve karın ağrısı gibi belirtiler gösterebilir. Bazı tipleri kronikleşerek siroz ya da karaciğer kanserine yol açabilir.

2. Yağlı Karaciğer Hastalığı (Hepatik Steatoz):
Karaciğer dokusunda yağ birikmesidir. Alkol kullanımına bağlı (alkolik) veya alkol dışı nedenlerle (NAFLD) oluşabilir. Erken dönemde genellikle belirti vermez.

3. Siroz:
Karaciğer dokusunun kalıcı şekilde hasarlanması ve yerini nedbe dokusuna bırakmasıdır. Genellikle kronik hepatitler, alkol kullanımı ya da uzun süreli yağlı karaciğer hastalığı sonrası gelişir. Karında sıvı birikmesi (asit), kanamalar ve ensefalopati görülebilir.

4. Karaciğer Tümörleri:
İyi huylu kitleler olabileceği gibi, hepatoselüler karsinom gibi primer karaciğer kanserleri de görülebilir. Erken evrede sessiz seyreder, ileri dönemde kilo kaybı, karın şişliği ve sarılık gibi belirtilerle ortaya çıkar.

5. Otoimmün Karaciğer Hastalıkları:
Bağışıklık sisteminin karaciğere saldırmasıyla gelişen hastalıklardır. Örnekler arasında otoimmün hepatit, primer biliyer kolanjit (PBC) ve primer sklerozan kolanjit (PSC) yer alır.

Tanı ve Tedavi

Karaciğer hastalıklarının tanısı için kan testleri, ultrason, MR, karaciğer biyopsisi gibi yöntemler kullanılır. Tedavi, hastalığın nedenine bağlı olarak antiviral ilaçlar, yaşam tarzı değişiklikleri, immünosupresif tedaviler ya da ileri vakalarda karaciğer naklini içerebilir.

Sonuç

Karaciğer hastalıkları genellikle sinsi ilerler ve geç dönemde belirti verir. Bu nedenle düzenli kontroller, sağlıklı beslenme, alkol ve gereksiz ilaç kullanımından kaçınmak karaciğer sağlığını korumada kritik öneme sahiptir.

Kalın/İnce Bağırsak Hastalıkları

Kalın bağırsak (kolon ve rektum), sindirim sisteminin son bölümüdür ve su emilimi ile dışkının depolanmasından sorumludur. Bu bölgede gelişen hastalıklar, hem sindirim işlevlerini hem de genel yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir.

Sık Görülen Kalın Bağırsak Hastalıkları

1. Kolon Polipleri:
Bağırsak duvarında oluşan küçük, genellikle iyi huylu çıkıntılardır. Ancak bazı polipler zamanla kansere dönüşebilir. Kolonoskopi ile tespit edilip alınmaları önemlidir.

2. Kolorektal Kanser:
Kolon ve rektumda gelişen kanser türüdür. Erken evrede genellikle belirti vermez; ileri dönemlerde dışkıda kan, kilo kaybı, kabızlık ve karın ağrısı gibi şikâyetler görülür. Erken tarama, yaşam kurtarıcıdır.

3. Divertiküler Hastalık:
Kalın bağırsakta küçük keseleşmelerin (divertikül) oluşmasıdır. Enfekte olduklarında divertikülit adını alır ve ateş, ağrı, hassasiyet gibi belirtiler ortaya çıkar.

4. İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları (İBH):
Ülseratif kolit ve Crohn hastalığı, kalın bağırsakta iltihaplanmaya yol açan kronik hastalıklardır. Karın ağrısı, kanlı ishal, halsizlik ve kilo kaybı gibi semptomlarla seyreder.

5. İrritabl Bağırsak Sendromu (İBS):
Yapısal bir bozukluk olmaksızın görülen, karın ağrısı, şişkinlik, kabızlık veya ishal ile karakterize fonksiyonel bir hastalıktır. Stres ve beslenme alışkanlıkları belirgin rol oynar.

Tanı ve Tedavi

Kalın bağırsak hastalıklarının tanısında kolonoskopi, gaita testleri, görüntüleme yöntemleri ve biyopsi gibi teknikler kullanılır. Tedavi; hastalığın türüne göre ilaç, yaşam tarzı değişiklikleri, diyet düzenlemesi veya cerrahi olabilir.

Sonuç

Kalın bağırsak hastalıklarında erken tanı, özellikle kanser gibi ciddi durumların önlenmesi açısından çok önemlidir. 50 yaş ve üzerindeki bireylerin düzenli tarama testlerini yaptırmaları önerilir.

Meme Hastalıkları

Meme, kadınlarda en sık sağlık taraması yapılan organlardan biridir. Hem iyi huylu (benign) hem de kötü huylu (malign) hastalıklarıyla meme düzenli takip ve erken teşhisle büyük oranda kontrol altına alınabilinir. Erkeklerde de nadir olmakla birlikte meme hastalıkları görülebilir.

Yaygın Meme Hastalıkları

1. Fibrokistik Değişiklikler:
Kadınlarda en sık görülen iyi huylu meme hastalıklarının başında gelir . Genellikle hormonal değişikliklere bağlıdır. Adet öncesi dönemde ağrı, hassasiyet ve ele gelen kitle hissiyle ortaya çıkabilir.

2. Fibroadenom:
Genç kadınlarda sık görülen, iyi huylu, hareketli ve ağrısız kitlelerdir. Genellikle takip yeterlidir, ancak büyüme gösterirse biyopsi ya da cerrahi çıkarım gerekebilir.

3. Mastit ve Apse:
Meme dokusunun enfeksiyonudur. Emzirme döneminde daha sık görülür. Kızarıklık, şişlik, ağrı ve ateş ile kendini gösterir. Tedavisinde antibiyotik ve gerekirse cerrahi drenaj uygulanır.

4. Meme Kanseri:
Kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biridir. Ele gelen sert kitle, meme başı akıntısı, çekinti, ciltte kalınlaşma veya şekil değişikliği gibi belirtilerle ortaya çıkabilir. Erken teşhis, tedavi başarısını belirgin şekilde artırır.

5. Jinekomasti (Erkekte Meme Büyümesi):
Erkeklerde meme dokusunun iyi huylu büyümesidir. Hormon dengesizlikleri, bazı ilaçlar veya karaciğer hastalıkları neden olabilir. Gerekirse tedavi veya cerrahi düşünülebilir.

Tanı ve Takip

Meme hastalıklarının tanısında muayene, mamografi, ultrason, MR ve gerektiğinde biyopsi gibi yöntemler kullanılır. 40 yaş üzeri kadınlarda yıllık mamografi önerilir. Risk grubundakiler için daha erken yaşlarda tarama gerekebilir.

Sonuç

Meme hastalıklarında erken teşhis hayat kurtarıcıdır. Her kadın, ayda bir kez kendi kendine meme muayenesi yapmalı ve herhangi bir değişiklik fark ettiğinde gecikmeden sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.